Mühendisin Sanatı

Teknoloji ve tasarımın fikirsel olarak sanatla buluştuğu ortak noktada bir bilim dalı olan mühendislik basamağına da ulaşılıyor.

09 Mayıs 2021 6 Dakika Okuma Süresi
Mühendisin Sanatı

Sanat, üretmek anlamına gelmektedir. Sanat ile uğraşan bir kimse elindeki ham kaynaklar ile yeteneğini kullanarak yeni bir ürün ortaya çıkarır. Bu yeni ürünün kullanışlılık önceliği ile birlikte estetik yönü de her zaman mevcuttur ve aslında sanatı ortaya çıkaran temel algı da o ürünün insan gözünde de bir albeni kazanabilmesi olgusuna hitap edebilmesidir. Sanatın estetikle buluştuğu nokta sanatçılığın da temel döngüsünü oluşturur. Eğer ki yapılan iş maddi bir kazanç beklentisi taşımıyor ise bu işe sanat, maddi kazanç beklentisi taşıyor ise zanaat kavramlarını karşılamaktadır.

Sanat; zihinlerdeki estetik algının ürüne yansıtılmasındaki en büyük kavram karşılığı olsa da sanatın bir ürüne dönüşümünün en büyük zihinsel kaynağı düşünebilmek ve beyin fırtınası yaratarak yeni tasarımları ortaya koyabilecek düşünce gücünün yeni bir ürünü yaratmasına izin vermektir. Peki bir sanatı icra edebilmek için fikirler, estetik algı ve işlem basamakları ne kadar yeterlidir? Elbette her sanat dalı için tek bir kalem ile resim yapar gibi harikalar yaratmak mümkün değildir. Bu noktada teknolojiye ihtiyaç duyulmaktadır. Teknoloji ve tasarımın fikirsel ilerleyişte ortak noktada buluştuğu kısımda da tam olarak sanatla buluşan bir bilim dalı olan mühendislik basamağına da ulaşılmaktadır. Elimizde bir hammadde var, fikirler var, yeni bir şey üretilmek isteniyor ve bu üretim sürecinde gerekli proseslerin uygulanabilmesi için teknolojiden de yararlanarak, bilimin güvenilirliği daima ön planda tutularak yeni bir ürün üretme serüveni başlıyor.

Basit düşünürsek; sütün peynire dönüşmesi ihtiyaç duyulan bir tüketim şekli idi, hem uzun süre dayanıyor hem de daha lezzetli yeni bir ürün tüketmek mümkün oluyordu. Peki ya üçgen peynir? Kimin aklına gelirdi ki yuvarlak bir kutu içerisine matematikle harmanlanmış minik üçgenler sığdırılsın ve o üçgen peynirlerin hem görseli güzel olsun, hem de düşünerek geliştirilmiş bir tasarım ambalaj içerisinde şeklini muhafaza ederken az porsiyonlarla tüketimde de hem estetikliği, hem beslenmeyi, hem de kolaylığı sağlasın.

Tasarlamak ve teknoloji ortak bir paydada buluştuğunda bunu sanatı bilimle yoğuran bir mühendislik alanı ortaya çıkmaktadır. Sanat ile harmanlanmış bir düşünce gücünün geleceğe taşıdığı uzun ve yeni bir yol ayrımı ile doğan tasarım boyutu da oldukça ilgi çekici yeni kaynak arayışları ile birlikte mühendislikte proses tasarımının önemini ön plana çıkarmaktadır. Yeni bir makine sistemi, yeni bir ürün arayışı, yeni ve kullanışlı fikirlerin çok yönlü şekilde tartışılarak inovasyona dayalı birçok gelişmenin de günlük yaşamımızdaki kullanımına dönüşümü Araştırma ve Geliştirme departmanının doğmasına olanak vermektedir. Bir ürünün ortaya çıkmasında etkili olan başlıca unsurlar olan şekil, doku veya ambalaj çeşitliliği de Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) ile sağlanmaktadır. Bu süreçte sanatın çıkış noktasını belirleyen estetik düşünce de her zaman bu gelişmeye fikir desteği kaynağı olurken, çeşitlendirilmiş araştırma kaynakları oluşması ile birlikte bu kaynaklar çoğalarak insan hayatını kolaylaştıracak ürünlerin de arz/talebinin oluşmasına öncülük etmektedir.

Sadece kullanış kolaylığı olan ve amacına uygun üretilmek istenen, tasarımla iç içe olmayan bir ürün ya da cihaz ilgi çekici olabilir miydi? İnsanların bir ürünü talep edebilmesindeki en büyük etkenlerden biri de estetik yönünün ve albenisinin olması değil midir? Devamlı ve sürekli olan bir değişimin yenilikçilik ve faydacılığa destek olabilmesinin temel yolu da üretimler arası rekabeti sağlayabilecek ve yeni fikirlerin yeni ürünleri geliştirmesine olanak vereceği Ar-Ge departman ve merkezlerinin varlığı ile mümkün olmaktadır.

Araştırma; bilinmeyen bir teknoloji, ürün ya da bilgiyi ortaya çıkarmak ve bunları uygulamaya geçirmek için yapılan faaliyetler bütünüdür. Geliştirme ise; temel araştırma ya da uygulamalı araştırma faaliyetleri neticesinde elde edilen yeni bulgu ve bilgileri daha ekonomik ve daha karlı olabilecek araç, mal, hizmet, sistem ya da üretim sürecine dönüştürme alanında yapılan mühendislik faaliyetleridir.

Çikolatalar? Herkesin sevdiği aslında düz bir üretim zincirinde üretilse de mutlaka tüketilecek ürünler; fakat gerek özel günlerde ikram etmek, gerek görsel olarak ilgimizi çekebilmesi yönüyle kişisel tüketimlerimizde farklı tasarımlarda üretilmiş çikolataları tercih ediyoruz. Belki tadı değişmiyor, fakat albenisi bize öyle farklı geliyor ki; özellikle şeklini sevdiğimiz çikolataları tüketmek istiyoruz ve hatta bu sektör dünya piyasasında büyük bir kitleye hitap ediyor. Şeklini sevdiğimiz bir çikolatanın üretiminin yapılabilmesi için öncelikle diğer mühendislik dallarının çikolataya o şekli verebilecek makine tasarımını yapması gerekiyor. Tam da bu noktada mühendislik dallarının birbirinden faydalanarak yeni ürünler ortaya çıkarması süreci başlıyor. Tasarımı görsel olarak seçilmiş bir şeklin hem cihaz üzerinde kalıplara uyarlanması hem ilgili görselin farklı çikolata türleri ile bir kalıba aktarılması hem de o şeklin bozulmadan ambalaja girebilmesi için uygun proses şemasının ve formülasyonunun belirlenmesi aşamaları sadece raflarda görüp seçerek aldığımız bir ürünün ambalajı açıldıktan kısa bir süre sonra hızla tüketilmesi için ne kadar da meşakkatli bir süreç, değil mi?

Tüketim çılgınlığının yaşandığı bir çağda kullandığımız, tükettiğimiz ve hayatımızda var olan; günümüzü pratik yaşamaya çeviren birçok sevdiğimiz şeyin aslında bizim hayatımıza ulaşma biçimi ilgili meslek birimlerindeki insanların bu oluşuma vaktini ve zihnini harcaması ile başlıyor ve genelde bu kısmı göz ardı ederek yaşıyoruz.

Tükettiğiniz bir ürünün, ilginizi çeken yeni bir gıdanın, reklamını izlediğiniz bir üretimin hiç nasıl bir süreçten geçerek son halini aldığını düşündünüz mü? Özellikle tasarımı olan gıdaları tüketirken aslında her bir markanın ve firmanın ürettiği bir ürünün ardında birçok insanın farklı fikirlerinden yola çıkılarak bugün belki de sadece rengini ve biçimini gördüğümüzde bile hangi markaya ait olduğunu tahmin edebildiğimiz ve zihnimizde yer etmiş tüketim kaynaklarının uzun zaman dilimleri boyunca o forma gelebilmesi için ne çok aşamadan geçtiğini düşündünüz mü?

Özetleyecek olursak;

Mühendis, sanatın her alanında ve hayatımızda var olan; okuduklarını ve öğrendiklerini yeni fikirlere dönüştürebilen, fikirleri faaliyete geçirmeye değer daha büyük fikirler olmaya başladığında üretimin her bir detayına dokunan: Hayal gücü, yetenek ve yaratıcılıkla özdeşleşmiş gizli bir kahraman. Dolayısıyla mühendis, sanatını üretime çeviren bir zanaatkârdır.

Sanattan Mühendisliğe:

Fikir Tasarımı → Cihaz Tasarımı → Lojistik Tasarımı → Hammadde Lojistiği → Ön İşlemler → Tasarım → Proses → Tasarım → Ürün → Tasarım → Ambalaj → Lojistik → Raf Tasarımı → Tüketim

KAYNAKÇA

Bunlar İlginizi Çekebilir

AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.

Bültene abone olun!

Yazılarımız otomatik olarak mail kutunuza düşsün.
Spam göndermiyoruz!