Future of Food: Gıda Sistemlerini Dönüştürecek 7 Adım

Mevcut gıda sistemlerini desteklemek önemli sorunları derinleştiriyor. Artık gıda politikalarında değişmeli. Future of Food tepitlerini paylaşıyor.

03 Temmuz 2022 6 Dakika Okuma Süresi
Future of Food: Gıda Sistemlerini Dönüştürecek 7 Adım

Haziran 2020'de yeni ve entegre bir strateji için çalışmalara başladık. Bu çalışmanın özü daha iyi bir gıda geleceği yaratmak için birbirine bağlı 7 yol ortaya koymaktı. Son 8 yılda üyeler, ortaklar, müttefikler ve diğer paydaşlar tarafından oluşturulan bu 7 adım çok ihtiyaç duyulan gıda sistemlerinin dönüşümünü engelleyen kritik temel yapıları ele alıyor.

Parça parça uygulamalar yerine çok paydaşlı bir yaklaşımla bir dizi aktörle bağlantı kurmak, işbirliği yapmak ve gıdanın geleceğinde ortak sorumluluk üstlenerek vizyoner yapısal değişim sağlamanın zamanı geldi. Statüko, ileriye doğru uygulanabilir bir yol değildir. Dönüştürücü sistemlerin değişmesine ihtiyacımız var.

Kapsayıcı ve Katılımcı Yönetilmeli

Gıda sistemlerindeki yapısal eşitsizlikleri ele almak için her düzeyde katılımcı, entegre, hak temelli yönetim yaklaşımları sağlanmalı. Şeffaflık, kapsayıcı katılım, yetki ve sorumluluk devrinin gerçekleştiği süreçler ve politika platformları oluşturulmalı. Bunlar politikaların yalnızca kanıtlarla değil aynı zamanda etik ilkeler ve kamu yararına göre şekillendirilmesini sağlayacaktır.

Müzakereci diyaloğun gerçekleşebileceği Gıda Politikaları Konseyleri gibi mekanizmalar hem ulusal hem de yerel düzeyde çok düzeyli yönetişim desteğiyle ilerlemek için bir fırsattır. Kamu ve yerel veya ulusal yöneticiler arasındaki iş birliği, sürdürülebilir ve adil gıda sistemlerini birlikte oluşturmak için bir forum oluşturacaktır. Ayrıca sistem eşitsizliklerini güçlendirmeyen, katılımı engellemeyen bir dil ve anlatıları kullanmak bilime dayalı politika oluşturabilmek için geleneksel bilgiyle bilimi ortak bir alanda buluşturma fırsatı sunacaktır.

Kamu için Araştırmalar Artırılmalı

Ekolojik, sağlık, sosyal ve ekonomik hedeflere vurgu yaparak sistem tabanlı yaklaşımlarda araştırmalar artırılmalı. İnsanlar ve gıda sistemleriyle sağlık ve gezegen arasındaki karşılıklı bağlantıyı uzun süredir tanıyan yerel üreticiler de dahil olmak üzere çeşitli bilgi sistemleri tanınmalı. Gıda sistemlerinin etkisine ilişkin bu bütünsel, disiplinler arası ve kapsayıcı anlayış kamu yararı için esastır.

Tarımsal Ar-Ge sosyal ve çevresel gıda sistemleri sorunlarını araştırmaktan ziyade neredeyse tek başına üretim ve üretkenliği artırmaya odaklanmıştır. Bu kadar dar bir odak yarım yüzyıl önce açlık krizlerinin önlenmesine katkıda bulunmuş olsa da küresel ve yerel gıda sistemlerinde olumsuz dışsallıkların önemli bir bölümünü oluşturmuştur ve bugün karşı karşıya olduğumuz küresel risklere katkıda bulunmuştur. Agroekoloji, döngüsel biyoekonomi, rejeneratif uygulamalar, sağlıklı diyetler, sadece geçim kaynakları ve bunlar arasındaki bağlantıları analiz eden, keşfeden bir gıda sistemleri perspektifiyle entegre araştırmalara duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Bu araştırma önceliklerinin finansmanı, gıda sistemleri dönüşümünü anlamak ve desteklemek için ihtiyaç duyulanın çok gerisinde kalmaktadır.

Dışsallıklar Hesaplanmalı

Gıda politikalarının ve uygulamalarının çevresel, sosyal ve sağlık üzerindeki etkileri kabul edilmeli ve bu anlayış karar verme sürecinde kullanılmalı. Riski azaltmak ve hesap verebilirliği artırmak için gerçek maliyet muhasebesi, diğer etki değerlendirme araçlarını ve metodolojileri yaygınlaştırılmalı ve güçlendirilmeli. Bu yaklaşımlar ulusal ve yerel yöneticiler, yatırımcılar, yerel üreticiler, gıda işletmeleri ve diğer paydaşlar için şeffaf, tutarlı bir rehber olacaktır.

Gıda-tarım alanında kapsayıcı verimlilik ölçütü doğal kaynakların bozulması, yerel üreticilerin kazancı, artan gıda güvensizliği ve diyete bağlı hastalıklar gibi çevresel ve sosyal dışsallıklardan bağımsız olarak hektar başına mahsul verimidir. Daha da önemlisi verime odaklanmak doğal kaynak stoklarına olan bağımlılığımızı göz ardı ederek tarım ve balıkçılığın varlıkları geri dönüşü olmayan bir noktaya kadar tüketmesine izin verir. Böylece gelecekteki büyüme engellenirken, tüm toplumu etkileyen dışsallıklar yaratır. Gıda güvensizliği, hâkim üretim ve tüketim teknikleriyle bağlantılı çevresel ve sosyal kaygılarla daha da kötüleşmektedir. Bu krizlerin yerel üreticiler, yurttaşlar, gıda güvencesine sahip olmayan veya geleneksel olarak dışlanan insanlar üzerinde eşit olmayan bir etkisi vardır.

Doğru Kamu Maliyesi ve Politikası Uygulanmalı

Kamu finansmanı ve maliye politikası rejeneratif ve ekolojik açıdan faydalı üretim biçimlerine, güvenilir gıdaya, dayanıklı geçim kaynaklarına ve gıda-tarım topluluklarına doğru yönlendirilmeli. Ulusal yöneticiler, yerel üreticiler, bankalar, gıda işletmeleri, araştırmacılar ve diğer paydaşlar arasındaki iş birlikleri yoluyla iyi tasarlanmış kalıcı reformlar başlatarak zararlı sübvansiyon ve teşvik programlarından kurtulunmalı.

Kamu finansmanı, sübvansiyonlar, teşvikler, vergiler veya diğer kaynaklar aracılığıyla üretimden tüketime kadar tüm gıda sistemlerini etkilemektedir. Ulusal yöneticiler her yıl gıda-tarım alanında destekler sağlamaktadır. Çoğu gıda ve tarım politikası ekolojik, sosyal ve sağlıkla ilgili sorunları ele almak için tasarlanmadığından şimdi bunları istemeden daha da kötüleştirmektedir. Gıda politikasını daha güçlü tarımsal geçim kaynakları ve gıda topluluklarının ekolojik açıdan faydalı üretim biçimleri altında daha kaliteli, daha güvenilir gıdalar üretme mekanizması olarak düşünülmelidir. Gıdayı devlet desteği ve harcamalarıyla sağlanan bir kamu malı olarak kabul ederek gıda, sağlık ve diğer politika alanları birbirine bağlanmalıdır.

Küçük Yatırımcılar ve Fon Sağlayıcılar Engellenmemeli

Sürdürülebilir gıda sistemlerinde yatırım fırsatlarını engellemeyin. Daha büyük etki için küçük yatırımcılar ve uluslararası fon sağlayıcılar ulusal yöneticilerle uyumlu hale getirilmeli. Küçük yatırımcıların, bankaların ve fon sağlayıcıların finansal akışları zararlı uygulamalardan uzaklaştırılarak gıda sistemlerinde dönüşümleri takip eden, hızlandıran ve güçlendiren girişimlere yönlendirilmeli.

Çoğu yapı mevcut gıda sistemlerini güçlendirmekte ve aslında sürdürülebilir gıda sistemleri için finansmanı engellemektedir.

Agroekoloji ve Rejeneratif Yaklaşımları Benimseyin

Agroekoloji ve rejeneratif yaklaşımların gelişmesi için elverişli ortamlar yaratılmalı. Yerel yöneticiler, gıda toplulukları, yerel üreticiler için güçlü bir role odaklanan bir sistem yaklaşımı sağlanmalı. Hakların korunması ve genişletilmesi, politika tutarlılığı ve koordineli yönetişim, araştırma seferberliği ve altyapı için yatırım ve finansman sağlanmalı.

Agroekoloji gezegeni etkileyen birçok krizden kurtulmamıza yardımcı olma potansiyeline sahip hayati bir bilim disiplinidir. Gıda-tarım finansmanının çok büyük kısmı gücünü gıda, tohum ve zirai kimya endüstrisinde yoğunlaştıran baskın yollara kilitlenmiş durumda. Tarıma verilen destek gıdayı metalaştıran ve gerçek çevresel ve sosyal maliyetleri dışlayan bir zihniyet üzerine kuruludur. Kısa vadeli, hırssız ve parçalı politikalarla desteklenen mevcut sistem, dünyanın çoğunluğunu oluşturan gıda üreticilerini marjinalleştirmekte ve özellikle agroekoloji uygulayan ve diğer yenilikçi çözümleri deneyen yerel üreticileri, gıda topluluklarını dışlamaktadır.

Besleyici Diyetleri Teşvik Edin

Yerel ekosistemlere, sosyokültürel bağlamlara uyarlanmış sürdürülebilir ve çeşitlendirilmiş gıda üretimiyle desteklenen besleyici diyetler teşvik edilmeli. Güvenilir gıdaya adil erişim, diyet rehberliği ve ultra işlenmiş gıdalar üzerinde kontroller sağlayan olumlu ortamlar yaratılmalı. Bu yaklaşımlar özellikle et ve doymuş yağ tüketiminin yüksek olduğu veya insan ve/veya gezegen sağlığını riske atan düzeylerde arttığı durumlarda, diyetin sürdürülebilir ve minimum düzeyde işlenmiş bitki bazlı, hayvansal ve su proteinlerine doğru kaymasını destekleyecektir.

Yetersiz beslenme ve diyete bağlı bulaşıcı olmayan hastalıkların bir arada bulunması, hemen hemen tüm ülkeler için sorunlar oluşturmaktadır. Diyetle ilgili bu sağlık krizlerinin etkisi fiziksel ve bilişsel gelişim ve tamamen üretken bir yaşam sürme yeteneği üzerinde derin sonuçlar doğurmakta ve nesiller boyu sürmektedir. Bu krizler aynı zamanda ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerini de derinden etkilemektedir. Dünyanın birçok bölgesinde yüksek düzeyde şeker, doymuş yağ ve tuz içeren aşırı işlenmiş gıdaların artan tüketimi, diyetle ilişkili bulaşıcı olmayan hastalıkların prevalansının artmasıyla ilişkilendirilmektedir.

Bunlar İlginizi Çekebilir

AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.

Ulusal Gıda Akademisi

Ulusal Gıda Akademisi’nin merkezi Ankara’daki Zübeyde Hanım Gıda, Tarım ve Hayvancılık Enstitüsü olacak. AOÇ ise tamamen Enstitü’ye devredildi.

09 Mayıs 2021 3 Dakika Okuma Süresi
Türkiye'nin Gıda Egemenliği

Gıda egemenliği hem ulus-devletin siyasi egemenliği hem de gıda üretimi temelli ekonomi için bir mücadele. Peki Türkiye gıda egemenliğini...

19 Temmuz 2021 5 Dakika Okuma Süresi
Bültene abone olun!

Yazılarımız otomatik olarak mail kutunuza düşsün.
Spam göndermiyoruz!