Toprak Güvenliği

Toprağımız erozyona uğruyor, verimlilik kaybı ve tuz dengesizlikleri yaşıyor, karbon kaybediyor ve asitleniyor. Öncelikli mücadelemiz Toprak Güvenliği olmalı.

09 Mayıs 2021 5 Dakika Okuma Süresi
Toprak Güvenliği

Dünya nüfusu, güvendiğimiz tabiat sisteminin karşısında olumsuz yönde büyüyüp genişliyor. Hayatta kalmak için insanın dünya üzerine müdahalesini azaltırken, tabiat sistemini anlamaya devam etmemiz gerekiyor. Yüzleşmemiz ve çözmemiz gereken sorunlar var; gıda güvenliği, iklim değişikliği, su güvenliği, enerji sürdürülebilirliği ve biyolojik çeşitliliğin korunması. Bunların ayrı süreçler olarak değil birbirini tamamlayan konular olduğunu da bilmemiz gerekiyor.

Bu konuların arasında çok az bilinen ve tartışılmayan bir sorun daha var; Toprak Güvenliği. Toprağın amacı dışında kullanımını engellememiz ve risk oluşturacak kirliliklere karşı da toprağı korumamız gerekiyor. Toprağı kaybedersek yiyeceği, suyu ve biyolojik çeşitliliği kaybederiz.

Toprak sıklıkla erozyona uğruyor, verimlilik kaybı ve tuz dengesizlikleri yaşıyor, karbon kaybediyor ve asitleniyor. Bunların tamamı toprakta fonksiyon kaybına sebep oluyor ve bu da doğrudan tarımsal verimliliğin düşmesine, su krizlerine, sera gazı artışına ve biyoçeşitliliğin azalmasına yol açıyor. Bu nedenle öncelikli mücadelemiz Toprak Güvenliği olmalı.

Toprağımız Kirli mi?

Toprak, yiyeceğimizin de temel besin kaynağı. Termik santral kuran enerji şirketleri, altın madeni arayan maden şirketleri ya da erozyondan, atık sulardan gelen ağır metaller toprağımızı büyük ölçüde bozuyor. Türkiye’de toprak kirletici olarak çoğunlukla ağır metallerle ilgili veri bulunuyor. Tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerle yayılan kirleticiler ve kozmetik ürünleri, plastikler, ilaçlar, kişisel bakım ürünleri gibi yeni nesil kirleticilerle ilgili verilere henüz sahip değiliz.

Ağır metaller sadece insanı değil topraktaki bütün canlı organizmaları olumsuz etkiliyor. Endüstriyel atık sular ve lağım çamurunun gübre olarak kullanılması gelişmiş ülkelerde toprak ve mahsul kirliliğinin temel kaynağı durumunda. Gelişmekte olan ülkelerde ise yetersiz arıtılmış atık su veya çamur ile sulama toprak ve mahsul için ana bulaşma kaynağı durumunda. Toprağın ağır metallerle kirlenmesi ve diğer kirliliklere neden olan süreçler dolaylı olarak insan sağlığını da olumsuz etkiliyor.

Özellikle tarımın ve endüstrinin yoğun olduğu Akdeniz ve Ege Bölgeleri’ne bu kirleticilerin dağılım, davranış ve birikim düzeylerinin belirlenmesi, salınımlarının azaltılması ve kirlettikleri toprağın iyileştirilmesi konularında daha fazla odaklanmamız gerekiyor.

Sürdürülebilir Toprak Politikaları?

Toprak sağlığı denildiğinde üzerinde durulması gereken tek nokta ise sürdürülebilirlik olmalı. Sürdürülebilirliğin asıl hedefi çevre fakat uygulamaların ekonomik ve toplumsal boyutu gerekli ölçüde ele alınmadığı sürece etkili bir sürdürülebilir hareket olarak kabul edilmesi pek mümkün değil.

Diğer birçok doğal kaynak gibi toprak da derinleşen bir kriz içinde. Toprak, nüfus artışı, hızla artan protein, lif ve biyoenerji talebi, inşaat odaklı ekonomi, lüks turizm ve maden faaliyetleri gibi etmenler nedeniyle tehdit altında. Toprak üzerindeki bu ısrarcı insan kaynaklı baskılar geçen gün büyük ölçüde yoğunlaşıyor. Artık kritik sınıra çok yaklaştık. Kısacası, dünyanın toprağını acil olarak korumamız gerekiyor.

Gıda Güvenliği Toprağa da Bağlı

Toprak ve gıda ilişkisi göz ardı edilememesi gereken çok önemli bir konu. Gıda güvenliğini sağlayabilmemiz için toprak güvenliğini de sağlamamız gerekiyor.

Yurttaşları güvenilir gıdaya ulaştırmak için ancak bunu mümkün kılan ve etkileşime giren sistemleri anlamamız ve bu sistemleri sürdürülebilir hale getirmemiz gerekiyor. Toprağımızı birçok bölgede yanlış veya yetersiz bakım ve üretim faaliyetleri nedeniyle kaybetme riskiyle karşı karşıyayız. Toprak güvenliğini sağlamak için bilimsel veri ve hassasiyet şart ancak toprak ve gıda güvenliği arasındaki içsel bağı ve etkileşimleri anlamadan bunu başaramayacağız.

İnsanlığın ilerlemek için sürdürülebilir bir yola ihtiyacı vardır ve dünyada gıda arzının %95'i sürdürülebilir toprak işlevine bağlı.

Toprak Güvenliğini Nasıl Sağlarız?

  • Toprak ve Tarım Bakanlığı kurulmalı
  • Tarım arazilerini, bağları vs. tek tek tespit edilip sit alanı haline getirilmeli ve bölgesel planlı tarıma ve hayvancılığa geçilmeli
  • Toprak Yönetim Sistemi kurulmalı, toprak haritalanmalı ve toprak verileri anlık olarak izlenebilir olmalı
  • Gıda güvenliği ulusal programı yayınlanmalı. Firmaların analiz sonuçları ile gıda katkı maddeleri, tarım ve veteriner ilaç başta olmak üzere tam izlenebilir bir sistem kurulmalı
  • Yörekent Enstitüleri kurulmalı. Üreticiye yaşam boyu eğitimlerin verilmesi sağlanmalı
  • Üreticiye profesyonel makine ve ekipman desteği verilmeli. Makine ve ekipmanların yerli olarak tasarlanması ve üretilmesi sağlanmalı
  • Zübeyde Hanım Gıda, Tarım ve Hayvancılık Enstitüsü kurulmalı. Atatürk Orman Çiftliği kuruluş amacına uygun olarak enstitüye bağlı kullanılmalı
  • Toprak, gıda güvenliği ve toplum sağlığının içsel bağları ve etkileşimleri ortaya çıkartmak için Ulusal Gıda Güvenliği Otoritesi bünyesinde TMMOB, TTB, TVHB, akademisyenler ve ilgili bakanlık temsilcilerinin yer aldığı Gıda, Toprak ve Sağlık Araştırma Komisyonu kurulmalı
KAYNAKÇA

Bunlar İlginizi Çekebilir

AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.

Gıdanın Mühendisi mi Olur?

İyi bir üretim için gıda güvenliği kurallarına uyan ve üretimde gıda biliminin ışığını takip edecek personeller aranıyor. Ama sahiden gıdanın...

09 Mayıs 2021 7 Dakika Okuma Süresi
Bültene abone olun!

Yazılarımız otomatik olarak mail kutunuza düşsün.
Spam göndermiyoruz!