Afet Sonrası Tarım Arazilerinin Geri Kazanımı

Doğal afetlerin tarımsal üretime etkilerinin azaltılması ve tarım alanlarının geri kazanımı için uygulanabilecek rehabilitasyon ve önleme politikaları nelerdir?

03 Ekim 2021 4 Dakika Okuma Süresi
Afet Sonrası Tarım Arazilerinin Geri Kazanımı

Son yıllarda dünya genelinde sıklıkla meydana gelen, önemli maddi hasarlara, can kayıplarına sebep olan kuraklık, don, sel, dolu, fırtına, yangın gibi doğal afetler tarımsal faaliyetleri ve zirai varlığı tehlike altına almakta. Birbirinden farklı ekolojik koşullarda çok çeşitli tarım ürünlerini yetiştirme potansiyeline sahip olan Türkiye’de de doğal risklerin etkileri aynı anda ve değişik yörelerde son derece olumsuz sonuçlara sebep olmaktadır. Üzerinde durulması gereken asıl önemli konu ise; gelecek yıllarda iklim değişikliği ve küresel ısınma sonucu afetlerin çok daha büyük yıkımlara ve belki de geri dönüşü olmayacak düzeyde bir mirasın yok olmasına sebep olacağıdır.

Ülkemizde Afet Sonrasında Neler Yapıldı?

Yakın zamanda ülkemizde orman yangınlarının kritik sürede kontrol altına alınamaması sonucu ormanlık ve tarımsal alanlarda büyük ölçekli tahribat meydana geldi. Yangın sonrası bitki örtüsünün kaybolması, yüzeyde biriken kül tabakası ve mineral dengesinin bozulması gibi toprağın verimini ve işlevini doğrudan etkileyen olumsuz sonuçlara yol açtı. Afet sonrası bu etkilerin elimine edilmesi, yani toprağın rehabilite edilmesi özellikle coğrafi ve iklimsel sebeplerle yangına/afete eğilimli bölgelerde ekosistemin sürdürülebilirliği için hayati önem taşımaktadır

Dünya geneline baktığımızda tarıma elverişli alanların dörtte birinin kaybolduğu ve her yıl da yaklaşık olarak 12 milyon hektarlık alanın kaybolma riski altında olduğu Birleşmiş Milletler raporlarında belirtilmektedir. Bu durum giderek artan nüfusun ihtiyacı olan gıdaya erişimi de oldukça olumsuz etkilemektedir.

Ciddi arazi kayıpları nedeniyle hem üretim kapasitesi hem de biyoçeşitlilik azalmaktadır. Küresel bir sorun oluşturan bu kayıpların sebebini başta iklim değişikliğinden kaynaklanan doğal afetler oluşturmaktadır.

Afetlerin Tarımsal Arazilere Etkileri

Yangın tarımsal üretimde ürün kaybının yanı sıra, yanma sırasında açığa çıkan gaz salınımı sebebiyle sera etkisinde artışa sebep olmaktadır. Benzer bir şekilde sel, heyelan felaketleri toprağın canlı ve zengin katmanın kaybedilmesine, verimli toprakların taşınmasına sebep olmaktadır. Küresel iklim değişikliği nedeniyle tehlikeye giren pek çok ürünün aynı zamanda bu gibi felaketlerle yitirilmesi gelecekte besin kaynaklarına erişimimizi tehlikeye sokmaktadır. Doğal değişiklik ve felaketlerden etkilenen tarım ve dolayısıyla gıda sektörlerinin ileriye dönük sürdürülebilirliğinin sağlanması için etkili koruma önlemlerinin alınması elzemdir.

Küresel olarak her yıl artış gösteren hava sıcaklığı ve beraberinde gelen düşük nem, kuraklık gibi etmenlerin yerel rüzgarlar ile desteklenmesi hem yangın ihtimalini yükseltmekte hem de olası bir yangının kısa zamanda söndürülmesini imkânsız hale getirmektedir. Yerleşim alanlarının, orman ve tarım alanlarının bu felaketlerden korunması, özellikle yılın belli zamanlarında önlem alınması gereken başlıca zorunluluklardandır. Bu noktada IoT sensörleri, yapay zekâ, kameralar ve insansız hava araçları gibi akıllı teknolojiler yangını erken tespit ederek yangına hızlı müdahale imkânı sağlamakta. Söz konusu yöntemler pek çok ülkede, yılın belli zamanlarında özellikle yerleşim ve tarım alanlarının güvenliği için tercih edilen çözüm yollarındandır. Oldukça değerli ve değişen iklim şatlarında hayati önem taşıyan tarımsal ürünlerin korunması canlılığın devamlılığı için atılabilecek en önemli adımdır.

Afetler Sonrası Geri Kazanım

Afet sonrası tarım alanlarının rehabilitasyonu ve geri kazanımı için doğru uygulamaların yapılması hayati önem taşımaktadır. İyi niyetli fakat bilinçsiz atılan adımlar biyolojik ve ekolojik dengeyi etkileyeceğinden istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Ancak yetkili otoritelerin kontrolünde toplanan uzman ekiplerin yapacağı çalışmalar ve yönlendirmeler doğrultusunda atılacak adımlarla tarım ve üretimin sürdürülebilirliği güvence altına alınabilir.

Kaynakların etkin kullanımı ilkesi çerçevesinde, ekonomik, sosyal, çevresel ve uluslararası standartları karşılayan örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir yapının ivedilikle kurulması gerekiyor. Doğal afetler ve olumsuz çevresel etkiler sonucu gittikçe daralan tarım arazilerinin korunması ve tarımsal faaliyet dışı kullanımlarını sınırlandırmaya yönelik yasal düzenlemeler devlet tarafından yapılmalı ve kontrol edilmeli. Rehabilite edilmiş arazilerin yeniden kullanımından önce, alanların kullanımı doğru planlanmalı, toprak karakteristiği belirlenerek iyi tarım uygulamaları ile desteklenmelidir.

Neler yapılabilir?

Yenilenebilir kaynaklar arasında yer almayan toprak/arazi varlığını etkin ve sürdürülebilir kılmak için;

● Arazi kullanımı fizibilite çalışmaları ile planlanmalıdır; arazi üretkenliği, topraktaki toplam organik karbon stoklarının ve arazi örtüsündeki değişikliğin takibi yapılmalı,

● Tarım arazileri koruma altına alınmalı ve yerleşim ve sanayi bölgelerinden ayrıştırılmalı,

● Afet risk değerlendirme planları hazırlanmalı ve olası istenmeyen olaylara karşı (yangın, deprem, sel, vb.) eken uyarı ve müdahale sistemleri kurulmalı,

● Tarım sigortası uygulanmalı, doğal afetlerde üreticilerin maddi kayıplarına devlet desteği verilmeli.


KAYNAKÇA

Bunlar İlginizi Çekebilir

AGPAM’ın sizin için önerdiği çalışmaları okuyun.

Bültene abone olun!

Yazılarımız otomatik olarak mail kutunuza düşsün.
Spam göndermiyoruz!